21 Aralık 2016 Çarşamba

( Bu blogdaki yazı sınırı bana yetmiyor)
Gel gelelim kalori meselesine ; nitekim ağırlık kaybı ya da kazanımı besinlerle aldığımız/kaybettiğimiz enerji dengesizliğinden kaynaklanıyor, bu noktada da hemfikiriz. (Bu noktada şunu söylemeden geçemeyeceğim, kalori hesaplayıp duruyorsunuz diyerek diyetisyenleri eleştiren insanlar var ne yazık ki , aldığımız eğitime dair en ufak fikri olmayan bu kişilerin fikirlerinin tez zamanda değişmesi, amin... ) Neyse işte, rakamlar geliyor hazır mısınız??
 100 gram ; elma 63 kal, kayısı 64 kal, muz 102 kal, incir 88 kal, üzüm 76 kal, kiraz 70 kal, erik 52 kal, şeftali 59 kal, mandalina 50 kal vesaire vesaire...
Şimdi size bizim eve gelen misafirlere kışın hazırladığımız bi tabak meyvenin kalorisini hesaplayacağım :
Bir tabakta 1 elma, 1 portakal, 1 mandalina, 1 muz, 1 armut olsun diyelim. (Vallahi abartmıyorum bazen daha da abartabiliyor annem, öncelikle bi şükretmemiz gerek, ardından bolca düşünmemiz.)
Bizim evdeki bir meyve tabağı yaklaşık 350 kalori civarında, ben daha glisemik indekse, diyabete vesaire hiç değinmiyorum. Sadece kilo yapar mı ondan bahsediyorum bu yazıda. Meyveyi bi de gece yiyoruz gecenin bi vakti aldık mı güzelce 350 kaloriyi, almamız gereken günlük 2 porsiyondu ya; ben ona  100 kalori diyorum. Çıkardık, kaldı  = 250 kalori. Her gün ekstra 250 kalori alan bi insan bi hafta sonunda 1750 kalori alır.Bir ay sonunda 7000 kalori yapar. Geliyorum asıl kısma hazır mısınız?
Ekstradan aldığımız her 7 kalori 1 gr yağ oluşturuyor. Yani 7000 kalori alınca net 1000 gram kazanıyorsunuz. Yaniiii 7000 kalori eşittir 1 kilo.
GEÇMİŞ OLSUN: Her gün ekstradan 3 çeşit meyve fazladan yiyorsanız ay sonunda 1 kilo göbeğinize, baseninize bi yerlerinize yerleşecek demektir. Ha derseniz ki; ben başka şeylerden feragat ederek meyve yiycem ! Hay hay efenim, yiyiniz. Yok yok yemeyiniz :)) Farklı etkileri de var tabi sadaece kalori açısından bakamayız. ( Şunları not düşmeliyim tabi, bahsettiğim şey kişinin ihtiyacı olandan fazla 250 kalori alması, tolere edebiliyorsa zaten kilo bağlamında sorun yok.)
 Başka bir yazıda bunu da ele alalım inşallah.
ÖZETLE => Her şeyden kararında yesek sorun kalmayacak , ben bu mesleği öğrenirken en çok şunu fark ettim ; muazzam bir dinimiz var, öğretilerine uysak, abartmasak mis gibi yaşayacağız. Benden bu seferlik bu kadar bi sonraki yazı posa olacak inşallah , beklemede kalın.
BURDAN ANNEME NOT: Nolur şu meyve tabaklarının içeriğini  biraz azaltalım :))

Yine kaç zamandır yazayım diyorum , elim varmıyor , yüreğim sızlıyor. Bana acı veren durum şu ; biz burda nasıl daha az yeriz nasıl kilo veririz derdine düşmüşken dünyanın bi yerlerinde çocukların açlıktan ölüyor oluşu. Dünyadaki zulmü izliyoruz uzun zamandır ne yazık ki, eğitimsizliğin bu işin temelinde yatan sebep olduğu noktasında hepimiz hemfikiriz değil mi ? O noktada sorun yok, sorun şu ki; bunu biliyor olmamıza rağmen bi şey yapmıyoruz. Neyse işte ben de burda nutuk atmayayım. Bu kadar olaydan sonra kendimce şöyle bi karar aldım; daha fazla üreteceğim. Başka yolu yok. Sonra dedim ki ne yazacam bu sefer, kafamı kaldırıp kitaplığıma baktım (bir şeyler düşündüğümde genelde kitaplarımı izlerim, ismi, içeriği vesaire bi çağrışım  yaptırır). Rahmetli Ayşe hocamın bi kitabı gözüme çarptı geçen sene titreyen elleriyle imzalamıştı. Baktım bi gülümsedim, açtığım sayfada ne çıkarsa onu yazacağım dedim. 'Çok meyve yemek şişmanlatır mı ?' yazıyordu, önce gülümsedim. Bizim evdeki meyve tüketimi Türkiye ortalamasını yükseltiyor çünkü :)) Napalım çok seviyoruz;) Babacığım diyabetli olmasına rağmen baya yer, ben de ondan pek farklı sayılmam. Neyse işte önce Ayşe hoca ne demiş bu konuda diye bi okudum. Şimdi sizlerle onun görüşlerinden de yola çıkarak, bir şeyler paylaşacağım işte, artık bliyorsunuz.
Meyveler güzeldir, tatlıdır biliyoruz ; bu tatlılığın sebebi içerdikleri fruktoz. (Son zamanlarda diyetisyenlerin işine karışan bazı şahsiyetler ' meyve zehirdir çünkü fruktoz zehirdir' diyorlar. Zehir olan meyvedeki fruktoz değildir; zehir olan paketlenmiş besinlerdeki, hazır gıdalardaki fruktoz şurubudur. Her neyse işte ; meyveler fruktoz içerir ancak bu içerik meyvenin çeşidine göre de değişebilir. Mesela üzümde daha çok glikoz varken, şeker pancarı sakkaroz içerir. (sakkaroz = glikoz+fruktoz) değişiyor yani, bazı meyvelerin posa miktarı yüksektir mesela muz gibi. İşte bu noktada Ayşe hocam diyor ki; '' meyvenin enerji değeri içerdiği şeker,nişasta ve posa miktarına göre değişir. Ayrıca kabuğu soyularak yenen meyvenin de posası azaldığı için enerji değeri biraz artar.'' (Bir sonraki yazım posa üzerine olsun inşallah :)) Demek ki napıyormuşuz ? Elmayı armudu kabuklu yiyormuşuz :) Ama ne kadar ? Türkiye'ye özgü beslenme rehberine göre günde 4 porsiyon meyve sebze yememiz gerek. Yani 2 porsiyon sebze yediyseniz ( bu salatada olabilir, sebze yemeklerinde olabilir) 2 porsiyon meyve hakkınız var demektir. Bu da başka bi nokta tabi, ama ben biliyorum ki bi misafir gelse 5-6 çeşit meyve koyarız tabağına ve yemezse de ısrar ederiz ye diye. Doğru mu? Değil tabii ki.